Avignonlu Kızlar - Pablo Picasso

Avignonlu Kızlar, 1907, Tuval üzerine yağlı boya, 243.9 x 233.7 cm, Museum of Modern Art, New York, ABD.

 

1907'de Pablo Picasso, günümüzde ilk kübist resim olarak bilinen Avignonlu Kızlar adlı tablosunu sergiledi. Barselona'daki bir genelevde çalışan fahişeleri betimlediği resmin konusu, en az üslubu kadar sıradışı ve radikaldi. Bir Picasso hayranı Guillame Apollinaire ve Picasso’yla yeni tanışmış Georges Braque da dahil birçok eleştirmen, şair ve sanatçı “Avignonlu Kızlar”ı ilk kez gördüklerinde yadsımışlardı. Bu seçkin grubu şok eden, seçilen konu değil üsluptu. Tüm figürler köşeli ve kabaydı. Bedenler ve arka plan geometrik formlara indirgenmişti. Bu eser Picasso’nun İberya ve Afrika heykelleriyle ilgilendiği bir döneme denk gelmişti. Resme hakim olan Afrika masklarının etkisi ve Picasso’nun İber Yarımadası’ndaki heykellere duyduğu ilgiyi yansıtan mask benzeri yüzler ile geometrik soyutlama “Avignonlu Kızlar”da bir araya gelmişti.

 

Tabloda normalden büyük beden ölçülü ve çıplak beş kadın yer alıyordu. Resmin sol köşesindeki kaslı kadın figürü devinimsizdi ve donuk, maskemsi bir yüz ile heykel gibi duruyordu. Bu figür arkadaki kırmızı perdeyi çekerek kadınlar grubunu görünür kılıyor ve sahnenin kenarında bir muhafız gibi ayakta duruyordu. Kompozisyonun merkezinde başka iki kadın vardı. Kolları yukarıda çıplaklıklarını ve cinselliklerini sergiliyorlardı. Bakışları izleyicide kilitlercesine doğrudan çerçevenin dışına bakıyorlar. Sıcak tek renkli gövdeleriyle bu iki kadın figür diğerlerine göre daha yumuşak ve gerçekçi yüzlüdür. Diğer figürler sanki baltayla paramparça edilmiş gibidir. Kulakları dikkat çeken ve geniş gözlü bu iki figür İber Yarımadası'ndaki heykellerden etkiler taşımaktaydı.

 

Resimdeki en dikkat çekici unsur sağdaki iki kadının yüzlerindeki çarpıklıktır. Her iki figür de onlara insandan farklı görünüm veren Afrika masklarına benzer mask takmıştır. Bu iki figürün kübist üslupla yapılması ön plana çıkmalarına yol açmıştır. Önde diz çöken kadın figürün başı en kübist görünüme sahiptir. Bu kadının kollarını nereye yasladığını ayırt etmek hemen hemen olanaksızdır. Gövdesiyle başı bütünüyle farklı biçimlendirilmiş, sırtıyla yüzü aynı anda görünüyor ve gözleri ile ağzı bütün doğa kurallarını altüst ediyordu. İnsan anatomisinin bu şekilde değiştirilmesi, aynı anda ön ve arkadan görünmesi kübist yaklaşımın göstergesiydi. Bu figürün arkasında mavi bir perdeyi aralayarak odaya giren bir başka kadın vardı. Bu figürün yüzü kırmızı ve yeşil koşut çizgilerle bölünmüş, gövdesi ise orantısız parçalara ayrılmıştı.

 

Picasso bu tablo için sayısız taslak çıkarmıştı, üzerinde çalıştıkça resim giderek değişmeye başlamıştı. Başlangıçta resim bir genelev sahnesi olarak tasarlanmış ve çıplak bir kadının yanında yer alan iki erkek figür, bir denizci ve bir de öğrenci vardı. Denizci ile öğrencinin yanına daha fazla kadın çizilmişti. Fakat resmin son halinde, başta tasarlanan tüm uyum yok edilmiş, alan geometrik yüzlerle parçalanmıştı.

 

Tablonun sergilenmesinden çok geçmeden ressam arkadaşlarının eleştirileri dinmiş ve hatta Picasso’nun yeni ilkelerini kendi resimlerine uyarlamaya başlamışlardı. Böylece kübizm doğmuş ve Picasso’nun yanında yer alan ressamlar yavaş yavaş çoğalmıştı. Özellikle Georges Braque, bu yeni sanatın gelişiminde Picasso’nun en yakın destekçisi olmuştu. Picasso’nun sarsıcı Avignon'lu Kızlar resmiyle yeni radikal biçimler yaratmasının ardından kübizm, kısa sürede benimseyip kullanmaya başlayan Braque ile Picasso’nun birlikte atıldıkları bir macera haline gelmişti. Oluşturdukları yakın sanatsal işbirliği sayesinde, tamamen yeni bir anlatım dili geliştirmişlerdi. Her iki ressam da Fransız post-empresyonistlerinden Paul Cézanne'in düz ve soyut geç dönem eserlerinden etkilenmişlerdi.

 

Çizim tekniği açısından usta olan Picasso doğanın ustaca resmedilmesinin amaç haline getirilmesini reddetmişti. Tüm çağdaşlarını derinden sarsan devrimsel nitelikteki “Avignonlu Kızlar” model olarak bu reddedişin doruk noktasındaki örneğidir. Picasso’nun dışavurumculuktaki gücünün doruğunu da simgeleyen tablo, günümüzde modern sanatın başyapıtlarından biri sayılmakta ve eleştirmenlerce 20. yüzyıl sanatını da etkilediği savunulmaktadır.

 

Yararlanılan Kaynaklar;

Walther, I.F., (2005). Picasso, Birinci Basım, Taschen/Remzi Kitabevi, İstanbul.

Buchholz, E.L. ve Zimmermann, B., (2011). Picasso, Literatür Yayıncılık, İstanbul.

Spence, D., (2012). Büyük Ressamlar Picasso, İkinci Basım, Koleksiyon Yayıncılık, İstanbul.

Farthing, S., (2014). Sanatın Tüm Öyküsü, İkinci Baskı, Hayalperest Yayınevi, İstanbul.

Lunday, E., (2013). Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, Beşinci Baskı, Domingo Yayınevi, İstanbul.

Güvemli, S., (2005). Sanat Tarihi, Dördüncü Baskı, Varlık Yayınları, İstanbul.

Bell, J., (2009). Sanatın Yeni Tarihi, Birinci Baskı, NTV Yayınları, İstanbul.

Çev:Öztürk, Ş., (2015). Picasso, İkinci Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.