Resimde Osman Hamdi Bey kendini gezgin bir derviş olarak betimlemiştir. Figürün başında keçe arakiyenin etrafına özensiz biçimde bir yemeni dolanmıştır. Belinde sıkıca bir kemer, üstünde kenarları işlemeli kırmızı bir entari, ayağında sarı sahtiyandan çedikler vardır. Arkasına kavuşturduğu elleriyle neyini tutmaktadır.
"İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar. O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır. İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu’na ihanet edenin vay haline! "...
Gustav Klimt’in 1907-08 tarihli en popüler resimlerinden olan Öpücük, aynı zamanda sanatçının en başarılı çalışması olarak da nitelendirilir. Bu tablo, resimlerinde altın varağı yoğun olarak kullandığı, Klimt'in ‘altın dönemi’ olarak adlandırılan döneminin doruk noktasını temsil eder.
Edvard Munch, 1893'te en ünlü eseri olan “Çığlık” üzerinde çalışmaya başladı. Resim, konusu yaşam, aşk, ölüm ve bunların uyandırdığı yoğun duygular olan “Yaşam Frizi” isimli bir serinin parçasıydı. Munch her defasında yeniden düzenleyerek ve yeni resimler ekleyerek bu seri üzerinde yıllarca çalıştı...
Resimdeki kızın adı bilinmiyor ve kimliği konusunda varsayımlar yapılıyordu. Vermeer’in kızı ya da hizmetçisi olabileceği düşünülüyordu. Ama Vermeer'in en büyük kızı Maria 11 yaşındaydı ve resimdeki model daha büyük gösteriyordu. Kızın kimliği giyiminden de çıkarılamıyordu. İpek eşarp ve inci küpe kızın sadece süslü aksesuarlarıydı. Böyle bir küpeye sahip olduğuna göre kızın babası ya da kocası zengin olabilirdi...
Otoportrelerinde Dürer bazen gümüş kalem tekniğini kullanıyor ve sonradan monogramını elle ekliyordu. Böylece resmin daha sonra düzeltilmesini engellemiş oluyordu. Dürer, batı resim sanatı tarihinde kendi portresini yapan ilk sanatçılardandı. Görünümü hakkında fikir veren bazı otoportreleri kişiliğine dair bir öngörü sağlıyordu...
Diego Velázquez’in 1656’da tamamladığı Nedimeler (Las Meninas) adlı eseri, sanat tarihinin en muammalı tablolarından biridir. Sayısız biçimde yeniden ele alınıp, yorumlanmıştır. Nedimeler, Velázquez’in kendisini de resme dâhil ettiği bir sahneyi betimlemektedir. Bu alışılmadık tablo, sahnenin ardındaki soylu hayata kaçamak bir bakış sunmaktadır...
On yedi yıl boyunca kardeşi Theo' ya yazdığı mektuplar, Van gogh'un yaşamından ve ürettiği tablolar hakkında kesitler sunmaktadır. Vincent van Gogh, doğmadan önce ölen abisinin ismini almış, iç dünyasında psikolojik sıkıntılar yaşamış, yaptığı eserler yaşamı boyunca değer kazanmamış...
İzlenimcilik akımının adı, sanat eleştirmeni Louis Leroy Monet’nin “İzlenim, Gündoğumu” resminin adını tüm grubun üslubuna yakıştırdı...
Salvador Dali'nin 1931 tarihli “Belleğin Azmi” en ünlü tablolarından biridir. Sigmund Freud’an Albert Einstein'a kadar derin etkiler ve izler taşıyan "Belleği Azmi" adlı eseri Dali ve yapıtlarının simgesi Yumuşak Saatler yalnızca onun başyapıtlarından biri değil yirminci yüzyılın en unutulmaz tablolarından biri de oldu.